23 Ocak 2009 Cuma

Deniz Aşkım ve Fethiye

Şövalye Adası'ndan Fethiye'ye Bakış, Eylül 2007
© Yaman Kocasinan



2007 yılında yaşamıma tarifsiz güzellikte yeni bir boyut eklendi. Deniz…

Arka arkaya yaşadığım ve hiç de hoş olmayan bir dolu olayın sonrasında biraz olsun kafa dinlemek için 2007 yılı Eylül’ünde Fethiye’ye kardeşimi ziyarete gittim.

Fethiye, bence dünyanın doğa harikalarından biri. Tertemiz mavi bir deniz, sarp dağlar, bozulmamış bir doğa parçası.

Daha önce Fethiye’ye 1993 yılında askerlik görevim sonrası yine dinlenmek için kuzenimi ziyarete gitmiş ve çok keyif almıştım. Ama o zaman deniz ile haşır neşir olmamıştım. Daha çok karada kalmıştım.

2007 yılındaki ziyaretim ise ağırlıklı olarak denize çok yakın ve deniz üzerinde geçti. Ne ilginçtir ki sözünü ettiğim o bir dolu nahoş olayı yaşamamış olsam 2007 yılı Eylül ayında Fethiye’ye gitmeyeceğimi biliyorum.

Evrende tesadüf yok. Bunu biliyordum. Fethiye’ye de mutlaka bir sebeple gitmiştim. Ama giderken bu sebebin ne olduğunu bilmiyordum.

10 yaşıma kadar Kilyos’ta büyümüş, bütün günü deniz kıyısında geçirmiş bir çocuktum. Güneş burcu Boğa olan bir insan olarak hep doğa aşığı oldum.

Fakat Kilyos’un denizini bilenlerin de ifade edeceği gibi, aralarında Manş Denizi'ni bile yüzerek geçen ve hatta dünya çapında ödüllere sahip birçok yüzücü o sularda canvermiştir. Ben ise 5-6 yaşlarında bir çocuk olarak bu olayların birçoğunu şahsen gördüm.

Erken yaşta yaşadığım bu tarz üzücü olaylar çok sevdiğim ve aslında çok yakın bir bağ hissettiğim denize 35 sene kadar korku dolu gözlerle bakmama neden olmuştu.

Ama 2007 Eylül’ünde Fethiye’de çok hoş bir şey yaşadım. Denize duyduğum sevgi denize duyduğum korkuya baskın geldi. Nasıl mı?

Kızkardeşimin 4 metre boyunda, 9.9 HP Yamaha dıştan takma motorlu fiberglas sandalında eniştem, kızkardeşim ile Şövalye Adası’nın çevresinde yaptığımız seferler deniz korkumu bitirmenin ötesinde bana tarifi çok güç bir zevk verdi.

Yıllardır bu muhteşem histen nasıl oldu da mahrum etmiştim kendimi? İnanamıyordum. Yılların tedirginliği bir anda nasıl da uçup gitmişti, yerini derin bir deniz aşkına bırakarak. Kızkardeşimin küçücük teknesi ve o olağanüstü hatta masalsı güzellikteki Fethiye Körfezi beni denize aşık etmişti. Bu duruma o sırada yanımda olan ailemin tüm bireylerini de şaşırtmıştı.

Bir şey daha hissetmiştim Fethiye’de. Sanki çok daha önce Fethiye’de yaşadığıma dair çok belirgin bir histi bu. Daha önce bu enerjiyi hissetmiştim sanki. Tanıdık bir şeyler vardı. Orada iken taşlar yerine oturmuş gibiydi. Huzur duyuyordum. Sonsuza kadar orada yaşayabilirdim. Bu duyguyu daha önce hiçbir yerde hissetmemiştim.

Beni derinden etkileyen bu bir haftalık tecrübeden sonra İstanbul’a döndüm.

Ertesi gün amatör denizci belgesi almak için bir yelken eğitim okulunda eğitim almaya başladım. Birkaç ay süren ve günlerce denize çıkarak tamamladığım eğitimimden sonra pratik anlamda bir amatör denizci olmuştum artık. Daha sonra da Amatör Denizcilik Federasyonu’nun Ataköy Marina’da yaptığı online bir sınavlarla da amatör denizci belgesi ve KMT (Kısa Mesafe Telsiz) operatörü belgesi aldım.

2008 yılının yaz aylarında Fethiye’de epey zaman geçirdim. Fethiye’de iken düşünmek, bazen hiç düşünmeden kendini cennete bırakmak, bazen yazı yazmak, bazen de resim yapmak ve tabii ki kısacık da olsa deniz çıkmak bir insan için bu dünyada benzeri zor bulunur bir hediye gerçekten.

Fethiye’de iken yörenin tarihi enerjisini içinizde hissetmemek de mümkün değil. Kaya Mezarları, Kayaköy, Şövalye Adası, Göcek Koyu, 12 Adalar. Hepsi dünya çapında cazibe merkezleri.

Ama Fethiye hala küçük, sakin ve bakir bir yere ait özelliklerini koruyor. Bütün bu özellikleri sebebiyle 15 senedir tanıdığım çok sayıda kişi Fethiye’ye yerleşti. Hepsi de çok mutlu. Kuzenim ve kardeşim bu insanlardan sadece ikisi. Ben de artık fırsat buldukça bu doğa harikası yere gidiyorum. Orada bulduğum huzuru başka yerde bulamıyorum pek.

Sevginin korkuyu yendiği ilk olaydı bu hayatımda. İlginçtir ki sonrakilerin de yolunu açan bu olaydı.

Birşeylere ulaşmamızı engelleyen duvar bir kez yıkıldı mı arkadan daha büyük ve daha anlamlı şeyler de hayatınıza sevgi yoluyla akmaya başlıyor. Bana öyle oldu.

Yaşamınızın sevginin korkuya baskın geleceği olaylarla dolması dileğiyle...